DEDELER, ANNEANNELER VE BABAANNELER

Torun sevgisi özel bir sevgidir. Her büyükanne ve dede için onları kucaklarına almak ve büyümelerini izlemek hoş bir duygudur.

Onlar için en güzel duygulardan biri,  kendi çocuklarını yetiştirdikten sonra  çocuklarının çocuğunu da  yetiştirecekleri  onlarla  ilgilenip  gelişimlerini takip edeceklerinin verdiği heyecandır.

 Anneanne-babaanne  ve  dedelerin torunları üzerinde olumlu etkileri vardır. Kimi zaman çocuk, anne-babasından göremediği ilgi ve sevgiyi onlardan görebilmekte; bu da onların psikolojik yönden gelişimlerini olumlu  etkilemektedir.

 

Torunlarıyla sürekli iletişim halinde olan büyükanne veya büyükbaba, torunuyla arasındaki ilişkide değişik görevleri yerine getirmekte ve farklı konumlarda bulunabilmektedir.

 

     Büyükanneler  ve  dedeler, torunlarını çok sevdiklerini hep gösterirler. Evi hep neşe yuvasına çevirmeye, evlatlarını sürekli mutlu etmeye çalışırlar. Bunun için de torunlarıyla oyunlar, şakalar yaparlar; bu yüzden de çoğu zaman bazı tavizler verirler. Büyükanne ve büyükbabalarıyla vakit geçirirken, çocukların yaptıkları yanlış davranışlar  hoşgörüyle karşılanır, istedikleri yerine getirilir. Evin birer kralı ya da kraliçesi gibi yaşatılırlar. Bu nedenle çocuklar, genellikle büyükanne ve büyükbabalarıyla vakit geçirmekten keyif alırlar. Çocuklar büyükanne ve büyükbabalarının aşırı hoşgörüsünden olabildiğince faydalanmakta,  hatta aynı tutum ve davranışı anne  babalarının da göstermesini beklemektedirler.

 

 

Annelerin çalışma gereksinimleri ve tercihleri, çocuğun bakım sorununu ortaya çıkartmaktadır. Çocuğun bakılması sürecinde büyük anne ve büyükbabalar da etkin olarak yer alırlar. Büyükanne ve büyükbabalar genellikle kendi çocuklarına uyguladıkları kararlı disiplin anlayışından uzaklaşarak, torunlarını sınırlama koymadan, tüm isteklerini karşılayarak büyütmeyi tercih etmektedirler. Büyük ebeveynler torunlarını “emanet çocuk” olarak algıladıklarını ifade ederek, onları aşırı hoşgörü göstererek büyüttüklerini belirtmektedirler.

 

Özellikle de büyükanne ve büyükbabaların en büyük hatası torunlarını çok fazla şımartmalarıdır.  Torunlarının sevindiklerini görmek  kahkahalarını duymak onlar için en büyük keyiftir. Bunun için de; zaman zaman çocuğunuzun çok istediği ve çoğunlukla da anne-babanın  kısıtlama getirdiği şeyleri alarak onları mutlu etmeye çalışırlar.

Günümüzde artık geniş aile, yerini anne-baba ve çocuktan oluşan çekirdek aileye bıraksa da hala zaman zaman büyüklerin otoritesine dayalı geleneksel aile anlayışı geçerliliğini korumaktadır. Bunun sonucunda dede, anneanne, babaannenin çocukla yakın teması sıklaştıkça   ana-babadan beklediğimiz eğitim de denge ve tutarlılık ilkesi bozulmaktadır. Bu durumda anne ve baba, büyükleri kırmamak için özen gösterirken; dede ve büyükanne de ‘Hayır’ların tümüne ‘Evet’ diyerek aşırı bir   hoşgörülü  yaklaşım  içinde görünürler. Bu durumda anne ve babasından olumsuz yanıt alan çocuk, soluğu büyüklerde alır ve istediğinde bu yola kolayca başvurur. Büyükanne ve dede, hayatlarının sonbaharında  torunları tarafından sürekli sevgi ve ilgi görmek amacıyla bu aşırı koruyucu tutumlarını sürdürürler.

Büyükanneler ve dedeler, çocuk eğitiminde yalnızca destekleyici rol oynamalıdırlar; asla anne-baba görevini  üstlenmemelidirler.

Kuşaklar arasında çocuk hakkında farklı görüşler olabilir. Ancak bu fikirler çocuğun önünde dile getirilmemelidir. Çocuğunuza nelerin verilmesini istemediğinizi  nedenleriyle,   oldukça açık ve net bir şekilde  çocukların olmadığı zaman belirtmeniz ortaya çıkabilecek çatışmaları engelleyecektir.

 

             Anne ve baba, çocuğun eğitimiyle  yetiştirilmesinde birinci derecede yetkili ve sorumlu olmalıdırlar. Gerekirse büyükanne ve dedeye çocuğun eğitimi ve terbiyesinde biraz mesafeli olmaları , onları kırmadan söylenmeli ve gereken ortam hazırlanmalıdır. Anne-babanın çocuğun eğitim ve gelişiminde yetkin kişiler  oldukları  unutulmamalıdır.

 

Çalışan anne – babaların çocukları üzerinde kurdukları otoritenin yanında, bir de o çocukların bakımını üstlenen dede ve büyükannelerin yaratmaya çalıştığı bir otorite var torunları üzerinde. Böyle bir otorite karmaşası çocukları nasıl etkiler?

            Çocuğun iyiyi, kötüyü, doğruyu yanlışı anlayabilmesi için yolunun çizilmesine ihtiyacı vardır. Yol çizilirken de tutarlılığa ihtiyaç vardır. Aynı anda birkaç kişinin yol çizmesi, başka bir deyişle büyükanne ve büyükbabanın başka doğruları, anne-babanın da başka doğruları göstermesinin tek sonucu  çocuğun doğrusuz yetişmesi olacaktır. Bu durumun en sık görülen karikatüral örneği, çocuğun yanlış davranışlarını düzeltmeye çalışan anne babaya “ben torunuma laf söyletmem” ya da toruna “ sen onları boş ver” diyen dede, anneanne      ya da babaannenin   bir süre sonra o torunun elinde oyuncak olmasıdır. Torunlarına bakmak durumunda olan birinci kuşağa verilebilecek en anlamlı mesaj şu olabilir: Siz çocuklarınızı yetiştirerek anne babalık görevlerinizi yaptınız, hem de çok iyi yaptınız. Torunlarınızın anne babası olmaya çalışmayın. Onlara bakmak zorunda kaldığınızda da, onların tanıması gereken tek otoritenin kendi anneleri ve babaları olduğunu unutmayın. Başka bir deyişle, büyükanneler  ve  büyükbabalar;  çocuklarınızın anne babalığını tanımalısınız.

Anne-babanın çocukları için koymaya çalıştıkları kuralları eleştirerek karşı çıkan büyük ebeveynler , küçüklerin gözünde ana-babanın otoritesinin zayıflamasına neden olabilmektedirler.

 

    Disiplin konusunda farklı görüşlerin bulunduğu aile ortamlarında çocukların yetiştirilmesi güçleşmekte, bireyler arasındaki iletişim gerilmektedir. Oysaki  torunlar, büyükanne ve babalardan aldıkları doğru sevgi, şefkat,hoşgörü ile de beslenerek büyürler.         

 

Büyükanne- Dede,  anne-baba  ve  torun  arasında  sağlıklı  iletişim  kurmanın  yolları nelerdir ?
* Çocuğa yönelik eğitim ve disiplin, çocuğun  doğumuyla  başlar. Bebeğin büyük anne ve büyük babanın yaşama alanı yerine kendi evinde bakılması, her gece anne ve babasını görmesi önemlidir.
* Yapılmaması gereken davranışlar herkes tarafından kararlı bir şekilde ifade edilmelidir. Örneğin, etrafındakileri ısırmak isteyen çocuğa tüm aile bireylerinin “Hayır !” diyerek tepki vermeleri önemlidir.
*Aile içinde uyulması gereken kuralları yazılı olarak belirtmek, farklı uygulamaların ortaya çıkmasını engellemektedir.
* Büyükler sürekli olarak oyuncak, şeker vb.  ile  çocuğu ödüllendirmek  yerine , “Seninle  gurur  duyuyorum” gibi sözcüklerle  çocuğu   yüreklendirmeli,  onunla  hoşlandığı    

bir    etkinliği   paylaşabilmelidir.  Örneğin,  beraber  resim   yapmak gibi.
* Kuşaklar arasında çocuk eğitimi konusunda farklı görüşler olabilir. Ancak bu fikirler çocuğun önünde dile getirilmemelidir. Büyükler torunların yetiştirilmesinde anne-babanın kararlarının öncelik taşıdığı gerçeğini kabul etmelidirler.



Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 17  kişi beğendi